Tahammülsüzleştik efendim, delirttiler bizi. Öyle bir noktaya geldik ki, düşündükçe tedirgin oluyorum artık. Bu insanlar her yerdeler. Aynı kaldırımlarda yürüyor, aynı mekanlarda takılıyoruz. En önemlisi de aynı oksijeni soluyoruz!
Peki kim bunlar?

Belki senin benim yaşımda, belki küçüğümüz ve belki de yaşça çok çok büyüğümüz olan insanlar. Dıştan bakınca senin benim gibiler ama içlerinde koca birer canavar taşıdıklarına yemin edebilirim.

Daha net bir tanım yapmam gerekirse: Nefret dolu olan insanlar.

Hani şu bir insan dahi öldüğünde “kimlerdenmiş?” diye sorup, aldığı cevap kendince içini rahatlattığında “öyleyse hak etmiş” diyebilen, okuduğu kitaplar ve edindiği bilgilere göre zerre düşünüp sorgulamadan insanları öyle ya da böyle ayıran, insanı gerçekten insan yapan şeyin ne olduğuna kafa yormayan insanlar. Evet benim gözümde onların birer canavardan farkı yok.

Ben şahsen bu nefretin asıl nedenine indiğimde şu sonuca varıyorum: Geçmişte veya günümüzde belli bir topluluk tarafından yapılan herhangi bir kötülüğün kişilere indirgenmesi ya da tam tersi. 

Evet kardeşim, evet onun ataları şunu yapmış zamanında. Evet taaa 40 yıl önce. Bak şu işe ya. Ben zaten bir kitapta okumuştum bunların topu şerefs…

Yapma! Kimseyi kendinden önce gelenlerin yaptığı hatalara göre suçlama! Bir bak bakalım kimmiş, neymiş, nasıl biriymiş? Sorgula ya, başlarım kitabına yazarına. Bir başkasının düşüncesine göre şekillenmek yerine o görüşü kendi düşüncelerinin çerçevesinde benimse. Bir beynin var. Sence o beyin sadece yaşamsal faaliyetlerini sürdürmek için mi orada? Merak etme pili bitmez, az düşün. Bir gün de saatlerce televizyon izlemekten değil de, düşünmekten ağrısın başın. Korkma, ölmezsin.

O zaman bu muazzam aktivite için bir adım atalım mı beraber? Hadi sorgulayalım bir şeyleri. Söyle bakalım bizi insan yapan ne?

Irkımız, dinimiz, saç rengimiz, boyumuz, kilomuz mu gerçekten?

Aranızda “ben esmer olduğum için mükemmel bir insanım” diyebilecek olan var mı? Ya da “Ben Türküm, benim iyi bir insan olma sebebim de bu” diyebilecek olan?

Benim için insan olmanın en büyük ölçütü vicdan ve ben vicdanı olduğu sürece bir insanın daima iyi biri olmak için çabalayacağı görüşündeyim. Çünkü gece kafasını yastığa koyduğu zaman onu huzursuz edip uyutmayacak en büyük özelliği vicdandır. Ve vicdan insanın ırkına/dinine/cinsel tercihlerine göre şekillenmez. Fakat bizler ne yazık ki insanın içine bakmadan önce dışına bakmayı yeğliyoruz. Bir sınıflandırma yapmak için onlarca neden buluyoruz ama bizi birleştiren en önemli özelliğimizi unutuyoruz: İnsan olmak.

İnsaniyeti insan olmanın özüne bağlamak yerine neden böyle nedenlere bağlıyoruz? Neden insanların dini tercihleri ya da ırkı “nasıl biri olduğundan” daha önemli mesela? Neden tanımaya çalışmıyoruz insanları? Niye herkese nefretle yaklaşıyoruz?

Nefret etmek çok yorucu, neden biraz rahatlamıyoruz ki? Sevmeyi deneyin mesela, bu işe önce kendinizi ve ne kadar ayağımız takılıp düşsek de hayatı sevmekle başlayın.

Gurur duyun kendinizle, ırkınızla. “İyi ki Türküm be!” deyin elbette ama Türk olmayandan da nefret etmeyin.

Müslüman olduğunuz için koca bir mutluluk duyun ama inanmayana da saygı duymasını bilin.

Sarışın olduğunuz için kendinizi çok daha iyi hissedin ama bir insanın sarışın olmadan da güzel olabileceğini unutmayın.

Mesela herkes sizin gibi incecik olmayabilir, iğrenç ithamlarınızla kimsenin kalbini kırmayın.

Hepsinden önce vicdanın, merhametin ve özellikle İNSANLIĞIN bu anlattığım özelliklerden hiçbirine bağlı olmadığını da aklınızdan çıkarmayın. Bütün bunları yaptığınızda ne kadar rahatladığınızı fark edeceksiniz.

Farklıyız evet, hiçbirimiz birbirimize benzemiyoruz ki. Sorun bu belki sizin için, fakat sorunun çözümü de belli. Bu farklılığı kabul etmek. Bizler hiç kimseyiz. Farklılıklarımız yüzünden birbirimizi dışlamaya, darp etmeye ve kendimizce cezalandırmaya zerre hakkımız yok. Olmadı, olmayacak da.

Ben size bütün insanları sevin demiyorum, sevmeyin yahu. Ama nefret etmek için gerçekten geçerli bir nedeniniz olsun.  Bırakın insanlar o, bu, şu diye adlandırılmak yerine sadece insan olarak kalsınlar. Bir canlıya zarar vermediği, başka insanların hakkını gasp etmediği, gerçekten şerefli bir hayat sürdüğü sürece kimin ne olduğu önemli değil. Siz de önemsemeyin.

14 yorum “Beyler, insan mıyız?

  1. Etkileyici bir yazı olmuş canımcım, sende de bu beklenirdi zaten 🙂 ❤ İnsan mıyız bilmiyorum da insanları ayrıştırmadan sadece insan olarak görmekte biraz zorlanıyoruz. Bu ayrıştırmanın olmadığı günleri hep beraber görmek dileğiyle ?

  2. Kardeşim yazının içeriğini çok beğendim gerçekten çok iyi ve etkileyici bir konu üzerine bir şeyler yazmayı denemişsin. Öz eleştiri yapabilmek adına güzel sorular sormuşsun. Hoşuma gitti keşke herkes bu şekil de düşünebilse kendini sorgulayabilse dünya çok daha iyi ve yaşanabilecek bir yer olabilirdi. Neyse umarım bir gün bütün bu ayrımcıkların bittiği bir dünya ya uyanabiliriz eline yüreğine sağlık.

  3. İnsan olmak artık pek de güzel bir şey değil. Hayvan olmak isteyenler bi denerse bizede söylesinler

  4. Vicdan… İnsanı hayvandan ayıran özel yetenek aklın vicdana uygulanıp uygulanmadığı olabilir. Çünkü hayvanlar insanlar gibi keyfi olarak canileşmezler ya açlardır ya da ölmek üzeredirler. Ve bunu özeleştirinde yaparak söylüyorum ki; bizlerdeki acımasızlığın insanlıkla ters orantılı olduğunu düşünüyorum. Acımasızlık arttıkça insanlık azalır.

    nefis bir yorumlama olmuş arkadaşım kitabı okumamıştım ve okumaya karar verdim açıkçası. Ellerine ve yüreğine sağlık beklemedeyim.

  5. Önemli Bir Konuya Değindiniz. Zaten Dünyanın En Tehlikeli Kişileri Biz İnsanlar Değil miyiz ?

  6. Dediğin gibi yaşamak nerdeyse imkansız şuanki sistemde şöyle bahsedeyim örneklerle misal senin bir iş yerin var parke üzerine parkeler sana 25 tl den geliyor m2 si sana bir iş veriyorum ben diyorumki 100 m2 lik bir ofisim var buraya parke döşer misin sen m2 başına 2 tl kar koyarak 27 tl parke diyorsun bunun içinde 1 işçi çalıştıracaksın işçilik içinde işçinin yövmiyesi olan 70 tl yi istiyorsun toplam fiyatı aldığında işçin 70 tl kazandı sen daha fazla ama bitmedi neden çünkü sen işçiyi günde 8 saatlik kiralıyorsun ve 100m2 lik bir alan toplamda 3 saatte bitiyor sen bu işçiye sonrasında 120 m2 lik bir yer daha yaptırabilirsin bu sefer hesap gene aynı ama sen ilk işten zaten işçi parasını çıkarmıştın bu sefer işçilik icretide senin cebine giriyor ve bu işi uzun vadelere vurduğunda emek sömürün ortaya çıkıyor sen işçini günde 8 saat kiraladın ve 8 saatte ona verdiğin paranın günlük 70 se 2 bazen 3 katını sadece işçilik olarak ondan kazandın ve üstelik malzemeden de extra kazandın buna artı değer deniyor emek ve sermaye çelişkisinde yani diyeceğim o ki sınıflandırma dine dile ırka göre renge göre diyorsun ya aslında zaten 2 sınıftan oluşan bir düzende yaşıyoruz işçi sınıfı ve patron sınıfı yani emek ve sermaye sınıfı ve ülkemizi baza alacak olursak şayet nüfus olarak emek sınıfı ülkenin %95 ini oluştururken , sermaye sınıfı %5 ini oluşturuyor yani şuraya varacağım emekçiler bir araya gelip lan biz bunlardan çokuz neden itaat ediyoruz neden kendimizi sömürtüoz diyemesinler diye emekçi kısmı bölünüyor kürt türk arap laz çerkez azeri ermeni şu bu vs. Diye veya dinli dinsiz müslüman ama sunni şii die o kadar fazla parçayiz ve birbirimize düşman yetişiyoruz ki bir an unutuyoruz dediğin gibi aslında hepimizin insan olduğunu ve aslında sadece iki sınıf olduğunu istesek sınıfları da ortadan tamamen kaldırabileceğimizi yani demem o ki güzel bir yazı olmuş ben sadece içimdekileri yazdım.umarım birgün tamamen sadece insanız ya diyeceğimiz sınıfaız toplumlarda yaşarız.

  7. Yazınız ve sonrasında gelen yorumlar çok güzel ve düşündürücü olmuş, teşekkürler.

  8. işte özlediğimiz özendiğimiz düşünce yapısı. güzel bir yazı olmuş hocam kalemine sağlık 🙂

  9. tebrik ediyorum,tüm insanlığı kucaklamak gerek,bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmaktır

Bir yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir