CHERNOBYL: Korkutucu ve Gerçek // Dizi İncelemesi

Chernobyl faciasını duymayanınız  yoktur. Büyük bir nükleer felaket olduğu söylenir, bu yüzden korkular besleriz. İç yüzünde neler olduğunu, durumun kritiklik seviyesini pek fazla bilmeyiz. Genelde bu tür bilgileri öğrenmek için insanlar pek fazla hevesli değildir. Zararlı olduğunu bilmeleri ya da zararsız olduğunu bilmeleri yeterli gelir. Bu durumu araştıran işi olan insanlardır ya da ekstrem düşünceler dahilinde, merak barındıranlardır. Bu kadarla kalmak ne kadar doğru? Ayrı bir tartışma konusu…

Dizi başlangıcından itibaren vurucu detaylarla başlıyor. Başlangıcında ki ileriye dönük sahneler, ardından toparlanışı ile o durumda ki dramı ve insanların hatalarını anlamamıza oldukça yardımcı oluyor. Bu yanlışların oluşumunu ve sonuçlarını bilimsel olarak açıklayıp, yaşanmış faciada ki her türlü detayı bizlere başarılı bir şekilde veriyor.

Hikaye anlatımı ve kurgusu oldukça başarılı olan bu yapımın, aynı zamanda aktörlerinin de oyunculukları oldukça iyi olduğundan dolayı hissiyatın bizlere geçmesi pek zor olmamaktadır.

Senaryo tam olarak kronolojik olarak ilerlemiyor. Önce patlamayı ve patlama sonrası gerçekleşen dramatik sahneleri görüyoruz. Bu sahnelerin nasıl oluşabildiğine dair, biz kafa yorar iken, ardından olayı başa sarıyor ve adımlarla birlikle sonuçları izlemeye başlıyor. Bu hem izlerken yapımdan kopmamamız adına, hem de merak duygusu aşılama konusunda başarılı bir hareket.

Bunların yanında çekim tekniklerinin, o dönemi yansıtır şekilde oluşu dikkatimi çeken taraflardan oldu. Dekorlar, setler o dönemi yansıtmakta çok başarılıydı. Bu diziyi aslında dizi olarak bile değerlendirmek yanlış olabilir. O dönemi verdiği yanlarıyla ve hikaye anlatımında ki gerçekçilikle, belgesel olarak da sınıflandırılabilir.

Dizi başlangıcından itibaren aklınızda soru işaretleri sokmayı becerebiliyor ama bu soru işaretleri patlamanın nasıl gerçekleştiğine dair olan soru işaretleri değil. Bu felakete maruz kalan bizler olabilirdik ya da hala olabiliriz. Bunun soru işaretleri kafamızı sorgular vaziyette diziyi izliyoruz ve en sonunda hala kafamızı kurcalamaya devam ediyor.

Gelelim dizi hakkında gerçeği ne kadar yansıttığına dair haberlere. O haberlerin çoğunu okudum ve saçmalıktan ibaret olduğunu gördüm. Yok adam aslında oraya gidiyor ama öyle değil böyle gidiyor… Yok hastane orada değilde burada… Yok aslında o karakterin şu cümlesi şöyleymiş… Ivır zıvır… Bir kesimde nükleer enerji aslında zararlı değil, dizi yanlış aktarmış derdinde. Nükleer enerji tabi ki zararlı değil ama olası kaza durumunda en zararlı olanda o. Kaza olmasa bir zararı yok ama insan dediğiniz varlık her zaman hata yapabilir. Dizi vermek istediği mesajları çok veriyor. Her hangi bir insan hatasında oluşabilecek durumları yaşanmışlığıyla detaylı bizlere iletiyor. İnsanlar hala o aslında şöyle değil böyle, derdinde ya da nükleer aşığı bir grup var, dolaşıyor etrafta. Orada binlerce insan can çekişerek öldü. Bir rüzgar türbininde bir kaza olsa o kadar insan ölür mü? Ne yazık ki nükleerde hataya yer yok. Malesef hatasız insan da olmaz.

Yani belirttiğim nedenler üstünden bu diziyi abuk sabuk kötülemeye çalışmış insanlara itibar etmeyiniz. Farkındalık için bile olsa bu diziyi izleyin, izlettirin. Sosyal bir sorumluluk olmalı bu. Rusya diziyi beğenmemişmiş, kendisi çekecekmiş. O da çeksin de bu durumun ciddiyeti bir kez daha pekişsin. Bu durumun elle tutulur yanı yok. Bu ve buna benzer olaylar, bu tür yapımlar ile sürekli olarak hatırlatılmalı ve insanı mevcut durumunu sorgulamaya itmesi gerekmektedir.