John Wick 2 Güncel Spoilersız/Spoilerlı – Ağzımız Hala Açık

Son 10 yılda izlediğim en iyi film!

Merhabalar, direk mevzuya daldım ama dayanamadım.

Normalde son yıllarda çıkan filmlerde artık bayılmış, hiçbir şey beğenmez oldum derken bu film ilaç gibi geldi. Genel olarak son yıllardaki filmler, diziler eskisi kadar zevk vermiyordu bana. Yok Avengers, ucuz senaryolu Statham filmleri, araba yarışları, fantastik film çok sevmeme rağmen çıkan ucuz büyü hikayeleri, illa aşka bağlanacak bilim kurgu filmleri… YETER BE!!! Gerçekten çok dolduğumu anlamışsınızdır. Bu filmle bütün sinirimi, derdimi, tasamı unuttum.

Güncel film incelemesini genelde Spoilersız/Spoilerlı olmak üzere 2 kısımda yapıyorum. Bunu da öyle yapacağım. Eğer filmi izlemediyseniz ve spoiler sevmeyen biriyseniz, yazıda uyarı verdiğim zaman okumayı bırakabilir, filmi izledikten sonra devam edebilirsiniz.

Neden son 10 yılda izlediğim en iyi film dedim? Arkada The Matrix, Constantine, Lord of the Rings gibi babalar bekliyor. Riske girmek istemedim. Birde The Matrix benim her zaman en sevdiğim seri.

İlk filmi beğenmiştik, gerek senaryo, gerek actionu ile ama 2. filmde bu kadar yükselebilecekleri aklıma gelmemişti. Devam filmleri günümüzde genelde başarısız oluyor. Ama John Wick 2 gerçekten beni çok gaza getiren bir yapım oldu.

Keanu Reeves abimiz oyunculuğunu tam olarak döktürmüş bir şekilde karşımızda her zaman ki gibi. Ama en büyük artısı senaryonun çok iyi oluşuydu. Günümüzde action filmleri yaparken tahminimce “abi senaryoya gerek yok, ver coşkuyu, ver coşkuyu!”  diyorlar ve sonuç olarak mantalite bu olduğundan, hem action olarak, hemde senaryo olarak eksik ve kötü yapımlar ortaya çıkıyor. Pardon, senaryo olmuyor. 2 saat birbirini tekrar eden koreografileri izliyoruz.

Şimdi böyle deyince beni action filmi karşıtı sanmayın. John Wick 2 actionun dibine vurdu. Benim eleştirdiğim nokta, hikayenin ucuzluğu ve hiç derinliğin olmaması.

John Wick 2 de artı olarak ne görüyoruz? Öncelikle ilk filmden hatırlayacağımız üzere John abi eşini yeni kaybettiğinden dolayı üzüntü içerisinde olan, emekli olmuş bir kiralık katil ve bazı denyolar bulaşmaması gereken son kişiye bulaşıp, yeni eşi ölmüş adamın köpeğini öldürüp, arabasını kaçırıyorlar. John abi affeder mi, affetmez. 2. filmde tam olarak ilk filmin bitişinden devam ediyor. 10 yıl sonra John Wick’in yeni hikayeleri falan yapmıyorlar. İki filmin senaryolarının bu derece birbirine bağlı olması, önceden planlı olduğunun bir göstergesi. Bu beni daha çok sevindiriyor. Hikaye hiç bir şekilde de kendini tekrarlamıyor.

Ek olarak gördüğümüz, asıl ilgi çekici nokta ise kiralık katillerin yaşam biçimini ve ağlaşmış, her yere uzanan ellerin hikayesini de görmemiz. İlk filmde otel sahnelerinde bunu anlıyordunuz ama 2. filmde bunu tam olarak işlemeleri gerçekten muazzam. Action sahneleri ise alışılmışın dışında sahneler içermesi ve kiralık katillerin dünyasındaki “birbirini öldür ama saygılı, yerinde” felsefesini bize göstermelerini oldukça sıra dışı ve etkileyici buldum.

Spoilersız diyeceklerim bu kadar şimdi altta spoilerlı yardırmaya başlayacağım. Spoiler sevmiyorsanız okumayı bırakabilirsiniz.

Filmde spoilerlı olarak sevdiğim bir nokta ise John abinin dayak yiyebiliyor olması. “Hoppaa dayak yemesine sevinilir mi?” demeyin şimdi. Kahramanımız bir numaramız tamam ama yenilmez değil, oda insan sonuçta, doğaüstü güçleri yok, bize bunu gösteriyorlar. Aynı zamanda arada dayak yeyip yaralanmasına rağmen hala John abiyi bir hayalet, ölüm makinesi olarak görüyoruz. Bu iki duyguyu çok iyi vermişler.

Normalde Keanu Reeves en sevdiğim oyuncudur ve onu izlerken hayrete düşerim ama ilk defa onu izlerken korktum. John Wick karakterinden ve ona hayat veren, gerçekçi oyunculuğundan korktum. Adamın her birini öldürmesi orjinal. Kalem fantezisi var galiba. Her filmde birkaç kişiyi kurşun kalemle öldürmeden duramıyor.

2. filmde ek olarak John Wick’in duygusal dünyası bize daha çok lanse edilmiş. Adam korkuyor ve üzülüyor. Prensipleri ve intikam uğruna yinede korkusunu alt etmeye çalışıp sonuna kadar gidiyor. Bu haliyle birde üstüne üstlük kiralık katillerın dünyasında bir numaralı üne sahip.

Kahramanımızın bir numaralı kiralık katil, dehşet saçan hayalet olsa bile, onun hala insan olduğu gerçeğini göstermeleri çok güzel bir detay.

Kiralık katillerin dünyasına giriş yaptığımızda ise organize halde, gizli bir kurumsallaşmışlık görmek, hiç görmediğim, ilginç bir detaydı. Adamlar resmen şirket gibi. Birbirlerine eski bilgisayar ve internet ağı kullanılan, merkezi bir ofisle iletişime geçerek haber yolluyorlar. Bu kurumsal kiralık katillerin eski teknoloji kullanmasının bence nedeni hacklenmesi daha zor olması. Eski sistemler her zaman daha stabildir ve doğal olarak özelliği azdır.

John abiye filmin sonunda kafasına konulan ödülün 2 katına çıkarılması ve kiralık katil dünyasına işlediği saygısızlıktan dolayı oradan gelebilecek bütün desteğin çekilmesi 3. filmin geleceğinin bir göstergesiydi. Tabi bunu bu filmin gişesi belirler aslında.

Artık filmin sonunda John Wick’i herkesten kaçarken görmemiz ve korkuya kapılması aynı zamanda “söyle onlara hepsini öldürecem” gibi bir cümleyle atar gider yapması bu adamın karısı öldükten sonra tutanacak hiçbir dalının kalmadığının göstergesi olarakta yorumlanabilir. Adam ölüme koşmak istiyor artık ama prensipleri gereği sonuna kadar savaşıyor ve bütün dünya karşı olsa bile ölene kadar taviz vermeden savaşacak.

3. filmi çıkarsa eğer John Wick’in işi gerçekten çok zor. Öldürüp üzücü ama mükemmel bir son yapabilirler. Yada 2’nin gazıyla 3’ü iyi işleyemeyip, “John Wick ölmedi, 1 numara o” yapmalarından biraz tırsmıyorum değil. İlla ölsün demiyorum, beni yanlış anlamayın. İşleyişini böyle güzel bir şekilde devam ettirebilecekler mi, onun şüphesindeyim.

Diyeceklerim bu kadar. Filmi izlemediyseniz kesinlikle ama kesinlikle izleyin. 1.sini izlemediyseniz zaten durmanız hata hemen 2.sine yetişmeye bakın.

Kendinize iyi bakın, hoşçakalın…