YOU // Dizi İncelemesi

Merhaba dostlar.

Nasılsınız?

Bugün Netflix’in ses getiren projelerinden You dizisini inceleyeceğim. You, Caroline Kepnes’ın aynı ismi taşıyan romanından uyarlanan bir gerilim dizisi. Henüz birinci sezonu yayınlanmış olan dizinin ikinci sezonu için gerekli olan onay verilmiş durumda.

Başrollerini Penn Badgley ve Elizabeth Lail’in paylaştığı dizinin konusu ise şu şekilde; zeki ve kibar bir kitapçı işletmecisi olan Joe, çalıştığı kitapçıya gelen Beck isimli genç kadına ilk görüşte aşık olur. Beck’in nasıl birisi olduğunu anlamaya çalışan Joe, profesyonel hale getirdiği stalk becerisiyle(!) Beck’in hayatından haberdar olmakla kalmaz, onun hayatına dahil olmayı da başarır.

Dizinin konusundan kısaca bahsettiğime göre hazırsanız bol bol spoiler içerecek olan incelememe başlıyorum.

İncelemenin esas kısmına başlamadan önce dürüst olmak gerekirse bu ilk dizi inceleme yazım ve ben nasıl olması gerektiğine karar verebilmiş değilim. Nasıl bir yazı hoşunuza gider onu da bilemiyorum. O nedenle en iyi yaptığım şey olan dedikodudan faydalanıp karakterlerin dedikodusunu yapmayı planlıyorum. Kısa boylu, sarı saçlı, gözlüklü, çirkin ama sempatik bir kadının elini beline koyup size hararetli hararetli bir şeyler anlattığını düşünmeye başladıysanız incelememi okumaya devam edebilirsiniz.

Joe Goldberg:

Yıllar önce, ergenliği zirvesinde yaşayan küçük bir kız olduğum zamanlarda Dan Humphrey karakteriyle tanıştığım Penn Badgley, yıllar sonra Joe Goldberg karakteriyle tekrar karşıma çıktı. Geçen yıllardan sonra ben büyüdüm, üzerine bir de yaşlandım ancak sevgili Penn hala gencecik. Bu durum keşke o zamanlarda Chuck Bass, Chuck Bass diye ağlayacağıma tüm enerjimi Dan Humphrey’e harcasaymışım dedirtmedi değil. Penn Badgley’in yakışıklılığını yeterince övdüğüme göre canlandırdığı karakter olan Joe’ya geçebilirim. Dizinin konusunu yazarken de bahsettiğim gibi Joe kitapçıda çalışan genç bir adam. İlk bölümün ilk sahnesinde bana oldukça kendini beğenmiş bir karakter gibi gelmiş olsa da komşusunun oğlu Paco ile ilgileniş şekli içimde oluşan buzları eritmeye yetti. Ancak diziyi izlemeye devam ettikçe aşk sandığı saplantılı duygu eriyen buzların yerine geçmek bilmeyen bir ürperti yerleştirdi.

Dizi genellikle Joe’nun Beck ile yaptığı içsel konuşmaların bize yansıması şeklinde ilerliyor. Saplantılı aşığımız Joe, Beck ile bir birliktelik yaşamaya karar verdikten sonra Beck’in kendisi için doğru insan olup olmadığını anlamak için onu stalklamaya başlıyor. İlk olarak sosyal medya hesaplarını incelemeyle başlayan stalklama, Beck’i takip edip evine gizlice girmeye ve telefonunu çalarak mesajlarından anlık haberdar olmaya kadar gidiyor. Joe’nun ilk amacı Beck’in kendisine uygun birisi olup olmadığını anlamak olsa da Beck ile aralarında engel yaratabilecek her şeyi (insanlarda dahil) ortadan kaldırıyor.

Joe ve yaptıkları hakkında söylenebilecek pek çok söz olsa da daha fazla spoiler vermeden diğer karakterimiz olan Beck’e geçiyorum.

Guinevere Beck:

Beck karakterini canlandıran Elizabeth Lail, daha önce Dead of Summer ve Once Upon a Time dizilerinde de yer almış. Rol aldığı diğer dizileri henüz izlemediğim için benim kendisiyle tanışmam You dizisi sayesinde oldu diyebilirim.

Beck, aslında Guinevere olan isminden hoşlanmadığı için soyadını ismi gibi kullanan genç bir edebiyat öğrencisi. Dört kişilik arkadaş grubunun maddi geliri en düşük kişisi olsa da arkadaşlarıyla birlikte zengin bir hayat yaşayabilmek için maddi durumunu aşan harcamalar yapmadan duramıyor. Beck, sürekli ortadan kaybolan ve baba parasıyla başarılı bir insanmış gibi gözükmeye çalışan Benji isimli genç bir iş adamıyla birlikte. İlişkileri boyunca ufak ayrılıklar yaşasalar da asla ayrılamayan çift, Joe sayesinde ayrılıyorlar. Benji’nin yokluğu ve kız arkadaşlarının bencil tavırları Beck’i kendisine ilgi gösteren Joe’ya iten sebeplerden biri oluyor.

Peach:

Pretty Little Liars dizisinde de rol almış olan Shay Mitchell, bu dizide de Peach karakteriyle karşımıza çıkıyor. Yazımda sadece Beck ve Joe’ya yer vermeyi planlamış olsam da Peach’in hakkını yemek istemediğim için kısaca ondan da bahsetmek istiyorum.

Peach, Beck’in en yakın arkadaşı olsa da kendisinin Beck’e beslediği duygular arkadaşlıktan çok daha fazlası. Tabi duygular işin içine girdiği için Joe’dan pek hoşlanmıyor ve Joe’nun nefretini kazanmayı başarıyor. Aslını isterseniz Peach herkesin hayatında olan arkadaşlardan biri. Hani hayatınızın kanser hücresini oluşturan, ameliyatla alınması gereken ancak bulunduğu yer sebebiyle alınamayan arkadaşlarınız vardır ya, Peach tam olarak o arkadaşlardan birisi. Beck’e kesinlikle zarar veriyor, Beck’te bu zararların farkına varıyor ancak onu bir türlü hayatından çıkaramıyor. Tabi bu noktada Joe devreye giriyor ve Beck’i Peach’in tutsaklığından kurtarıyor.

Dizi boyunca Joe’ya yaptığı pek çok şey için kızdım, ondan korktum ancak Peach ile ilgili bölümleri izlerken Joe’yu tüm kalbimle destekledim. Peach, nefretimi kazanan kurgu karakterler listemin en başına çıktı desem abartmış olmam. Yine durup dururken yükseldiğimin farkındayım. O nedenle sözlerimi uzatıp Peach’e daha fazla sinirlenmeden yazımı sonlandırıyorum.

Unutmadan; bence diziye bir şans verin.

Sevgilerimle.