Senaryo, hikaye, yönetmenlik ve efektlerden kaçınılarak yapılmaya çalışılan, hiçbir vasfı olmayan ama Netflix’te yayınlanmasından mütevellit yükseltilmesi denenen, “Aynasını iştir, lafa bakılmaz.” ata sözünü hatırlamamıza vesile olan, bir halta benzetemediğimiz bu yapımın, gelmişine ve geçmişine sövemiyoruz. Çünkü gelmişi ve geçmişi olacak kadar bile bir etmen barındırmamaktadır.
Beni bilenler bilir. İncelemelerim spoilerlı olmaz. Hatta inceleme denilen şeyin spoilerlı ve spoilersız olarak ayrılması beni hayrete düşüren bir şeydir. İşiniz reklamcılıksa ve uzun uzun filmde ne geçtiğini anlatacaksanız o yazı spoilerlı olur ama işte o inceleme olmuyor. İnceleme denilen şey zaten spoiler barındıran bir şey değildir. Bu sefer ise filmi açık seçik anlatarak böğürmek istiyorum. Bu bir inceleme yazısı olur mu? Takdir sizin ama yinede inceleyeceğim noktalar tabi ki olacaktır. Dümdüz filmi anlatacağıma, hiç yazmayim daha iyi.
Hacılar bir robot var. Kendine ana diyor. Bir numaralı ana ödülünü alabilir. Çünkü geriye kalan bütün anaları katletmiş. Bir tesiste çocuk yetiştiriyor. Bu çocuklara kendini ana diye tanıtıyor. Anne anne diye diye büyüyorlar. Sonra bizim robotik ana bunlara zeka testleri veriyor. Geçemezlerse kızartıyor. “Ben mükemmel zekalı insan yapağım.” falan diyor. Tamam anladık, robot ya vicdanı yok. Peki bu dünyaya yayılmış üst düzey yapay zekalı ana denilen robotun aklı da mı yok? İnsanın bir kapasitesi olabileceğini algılayıp, dna üstünden deneysel çalışmalarda bulunup neden yükseltmeyi denemiyor?
Diğer bir taraftan, filmin sonunda iki güzel laf duyunca bütün planlarını nasıl çöpe atabiliyor? Robotsun lan sen. İnsanlığı yok eden vicdansız bir şerefsizsin. Sonra gelip, güya kızın olan birinden duygusal kelimeler duyup kendini kapatmak ney? Hadi kendini kapattın. Kızın elindeki silahı kendine doğrultup, “sık kafama, karın olduğunu bilmiyordum” demek ney?
Filmde ana muhabbeti dışında da mantık hataları mevcut. Kızı istediği gibi her şeyi yeyip, içip, giyiyor. Bunların kaynağı nere? O kadar yiyecek için en azından tarım yapılması gerekiyor. Dışarısı ise hiç tarıma ve hayvancılığa müsait değil. Bize gösterdikleri bu en azından. Giyim için, tekstil ürünleri nereden geliyor üretiliyor? Gelelim en önemli soruya… O koskoca tesis enerjisini nereden alıyor? Bunların hepsinin birer mantıklı açıklaması olabilir ama senaristler bunları es geçip mantık hatalarıyla dolu film yapmayı tercih etmişler. Sonuç olarak böyle ucuz bir yapım ortaya çıkmış.
Dış dünyayı gördüğümüz sahnelerde ki efektlerin ucuzluğundan bahsetmek istemiyorum bile. Bu kadar kötü efektli kıyamet dünyası tasarlanabilirdi. Paint’te çizsem daha güzel ortaya çıkar. Film izlerken, ara sahnelerin gereksiz uzun oluşundan ve bayıklığından, “Yeter artık, dışarı dünyayı görelim.” diyorum. Ardından “Görmez olaydım.” dedim. Anlayacağınız boş boş, gereksiz uzun bakışma sahneleri ve uyku getirici diyaloglarla dolu film.
Kendinize saygınız varsa bu filmi izlemeyin derim. Malesef beni kimse uyarmadı. Kendinize iyi bakın…
Film çok da kötü dediğinize göre. Bende zaten öyle kolay film beğenmem.
Pek film begenen birisi degilim buda kotu biradaha gelistirmeye baksınlar degisik filmlerle
Pek filmlerle ilgilenmiyorum ama buda cok guzel bir filme benzemiyor. Daha genis kapsamli filmler hosuma gidiyor.Tesekkurler.