Selamlar sevgiler, çok değerli, biricik, gözümün çiçeeee Konu Deposu takipçileri. Kaldınız mı bilmiyorum ama yinede içten kucak dolusu bir karşılamayla incelemeye başlamak istedim.
Ben geldim kendi kendime, sen geldin benim yerime, gelmeseydin yemezdim, ne olduğunu bildin sen. Kimse beni vuramaz, vurursa duramaz, beni sıkma binnaz, kafama sıkar giderim, temalı bu filmin incelemesine başlayalım.
Christopher Smith’in yönetmenliğini yaptığı ama bize göre yapamadığı, adam olsaydı soyadının Simit olmayacağı bu yönetmen taklitçisine saygılarımı sevgilerimi iletiyorum.
Çok gömerek girdim farkındayım ama korkmayın hala sakiniz, elimizde izlenecek bir film var.
Film enteresan olaylar zincirinde başlıyor. Kısır döngünün içerisine hapsolmuş hanım ablamızın mevzuyu çözmeye çalışırken buluyoruz kendimizi. Hikaye 6 kişinin atlantik okyanusuna yaptığı gezi ile başlıyor. Yatları kaza sonucu batınca şans eseri yandan geçen gemiye biniyorlar. Bu geminin mürettebatı yok. Sonradan anlayacağımız üzerine bu gemi paradox içerisinde bir parça. Hanım ablamız Sally ise bu paradoxun merkezi. Oğlunu kurtarabilmek için gemide ki herkesi öldürmesi gerekiyor ama bir zaman tekrarına maruz kaldığı için bunu hiç bir zaman yapamıyor. Anlaşıldığı üzerede her bir tekrar da yaşadıklarını unutup, tekrar tekrar aynı şeyleri baştan yaşıyor.
Tamam konu iyi güzel ilginç hoş. Kendini merak içerisinde izleten düşük CGI’lı ama güzel bir öyküye sahip bir film. Öyküyü irdeleyecek olursak ne kadar çöp bir yapımla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Bu kadın neden bu döngünün içerisinde bilinmiyor. Filmin başında ölümü kandırmakla ilgili bir hikaye geçiyor lakin bu filme birşey katmıyor. Meraklandırıyor ama film büyük bir final eksiği çekiyor. Kadının karakter gelişimi çok iyi yansıtılmış olup, neden o hale büründüğü bize aktarılıyor. Lakin neden bunlar oldu? Bu kadın bir şey mi yaptı da hep aynı şeyleri yaşıyor? Yaptıysa ne yaptı? Ortada büyüyle, ölümle, azraille ilgili fantastik bir konu mu var? Varsa nerde? Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
Yani bize altı bomboş çok güzel bir öykü sunulmuş. Filmi sonuna kadar merakla izliyorsunuz lakin hüsranla bitiyor. Onu güzel bir sona bağlasalardı; örneğin ölüm gelip, sen şunu şunu şey yapmışsın ondan zamanda bimmemne gücü sonucu bu paradoxa hapsoldun diye ufak bir konuşma yapsaydı filmde herşeye tamamdım ben. Ama bu kadar güzel bir hikayenin altını bomboş bırakmayı tercih etmişler.
Filmi izlemeli misiniz? Benim gibi eksik senaryoya tahammülünüz yoksa izlemeyin. Oyunculuklar yeterli düzeyde. CGI’lar çöp. Kamera açıları bu filme göre fazlasıyla iyi. Olay örgüsü güzel ilerliyor ama sonuçsuz ve eksik bitiyor.
Çok üstünde konuşulacak extended evren içeren bir film değil. Televizyonda denk gelirse kalsın.
Bir sonraki incelemeye kadar kendinize iyi bakın.
beyin yakan filmlerden birisi. izlerken mısırınızı, cipsinizi , kolanızı hazırlayın. en azından izlerken zevkli birşeyler yapın. iyi seyirler.
Yine mizahi bir üslupla güldürerek yapmışsın eleştirini. Normalde film izlemeyi çok sevmesem de konu olarak gerçekten de ilgimi çekti. Zaten sen sevmediysen bu filmi, ben kesinlikle severim 😀 Her ne kadar senaryosu eksik desen de izleme hissi uyandırdı bende. İnceleme için teşekkürler. Eline sağlık 🙂
Umarım televizyonda denk gelirim, çünkü ben de senaryoyu dolu dolu veren filmleri seyretmek isterim.