Selamlar, sevgiler… Bu yazıma biraz kürekle gelmek zorundayım. İlk önce beyanım şöyle; Harry Potter Evreni bilindiği üzere tutarsız bir evren. Büyü yapmak için asa lazım diyorlar, asasız büyüler çıkıyor. Söz söylemek lazım diyorlar, sözsüz büyüler çıkıyor. İlk filminde 1. sınıf öğrencilerinin kullandığı büyü, son filmde hala kullanılıyor. Savaş konsepti diye bir şey yok. Biri yaralansa yada ölse herkes ağlamaya başlıyor savaş bitiyor. Lise kavgası gibi. 5 saniye herkes birbirine dalıyormuş taklidi yapıyor, sonra kaçıyor. Ne bir geçmişe dair elle tutulur temelleri var, nede büyücülüğe dair bir kaynak veriyor bize. Bu yüzden bu seriye evren bile denilemez. Bu tür evren oluşturmaya çalışılıyorsa, o evreni tutarlı kılacak her detay düşünülmeli. Daha saymak istersem devam ederim ama yeterli.
Yukarıda anlattığım her şeye rağmen Harry Potter yemek yeyip izlerken keyif aldığım bir seri olmuştur. Efektleri görmek, bazı derinliği olmayan ama anlatış biçimiyle ilgimizi çekebilecek türden hikayelere tanık olmak, bana izlerken bir miktar keyif veriyordu. Kitaplarını okumadım ama seriyi bayağı kez baştan bitirmişliğim var. Bir nevi, tutarsızlıklarını izlerken, anlatış biçimiyle size unutturabiliyor. Bu zaten başlı başına bir başarıdır. Ardından düşünmeye başlayınca çemkirmeye başlıyorum.
Ne yazık ki buna benzer, hatta bundan daha fazla olan tutarsızlıklar Fantastic Beasts serisinde gözümüze oldukça fazla batıyor. İlk filmin adının belirli bir kısmı bile bile filmle uyuşmuyordu. Fantastik Canavarlar: Nelerdir ve Nerelerde Bulunurlar? Nelerdiri gördük tamam ama nerelerde bulunura dair bize hiçbir şey vermedi. Serinin adı Fantastik Canavarlar olmasına rağmen, daha çok ayrı bir ana hikayede işlenmiş yan hikaye gibiydi. Diğer bir nokta ise cisimlenme mevzusu. Sadece büyük büyücüler cisimlenebilir demişlerdi bize Harry Potter’da. Bir baktık ki önüne gelen cisimlenebiliyor. Harry Potter’da belirtildiği üzerine cisimlenme öyle çok sık yapılamaz. Vücuda fizyolojik olarak zararları var. Fantastik Canavarlar serisinde ise çocuk oyuncağı gibi bir o yana, bir bu yana sürekli herkes cisimleniyor. İşini kötü yanı bu tutarsızlıkları 2. filmde devam ettirdi. Şimdi toptan değerlendirdikten sonra, sadece Fantastic Beats 2’den bahsedelim.
Filmin türkçe ismi ne? Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları. Fantasik Canavarlar kısmını geçtim, onun yan hikaye gibi işlenmesi filmin ismine başlı başına ters düşsede. Grindelwald’ın Suçları’na odaklanmak istiyorum. Grindelwald suç falan işlemiyor. Sadece adam topluyor. Başka işi gücü yok. Doğal olarak Johnny Depp performansı falan izleyemedik. Oldukça sıradan bir kötü adam. Karakter derinliği aramayın. Peki bu filmin ismi ne böyle? İsim koyarken ki tutarsızlık, ilk filmden bu yana devam ediyor.
Filmin başları güzel aslında. Bize güzel bir hikaye anlatacakmış gibi başlıyor. Ardından bir karakter daha geliyor, onun hikayesi anlatılıyor. Bir karakter daha bir karakter daha derken, filmi izlerken milyon tane hikaye ve karakterle karşılıyorsunuz. Bir sürü şey izledim ama hiçbir şey alamadım. Biri bitmeden diğeri başlıyor. Dolu bir hikaye yazalım derken, hiçbir şey anlatamayan bir hikaye olmuş.
Film boyunca Harry Potter’a dair oldukça fazla gönderme bulabilirsiniz. Ne yazık ki bunlar sadece fanları gaza getirmek için yapılan göndermeler. Oradaki temayı yada karakteri filme koymuşlar tamam ama hiçbir işe yaramıyor. Sadece var olmak için var olan karakterler. Diğer bir yandan film, ilk film yokmuş gibi davranıyor. İlk filmde gördüğümüz olayları, hiç yaşanmamış gibi bize sunuyor. Tamam onları yalanlamıyor da ama hemen sonrasında geçen film için, çok fazla umursanmamış.
Filmde Prof. McGonagall’ı tekrar görüyoruz. Bu güzel bir şey, görmek beni de sevindir ama yazılmadan önce tarihlere bakılsaydı. Film 1927 yılında geçiyor. Prof. McGonagall ise 1935 yılında doğmuştur. Portakal gösterseydiniz Prof. McGonagall diye daha mantıklı olurdu. En azından daha portakalda vitaminmiş derdik. Normalde inceleme yazarken çok fazla karakter karakter değinmeyi sevmem. Film olarak değerlendirmeyi severim ama bu bariz hata bağırıyordu.
Filmin müzikleri oldukça güzeldi. Adam akıllı aksiyon sahnesi olmayan, hikayede ve senaryoda tutarsızlıklarla dolu bir film izlemiş olsak bile müzikleri gayet iyiydi. Hikayede tutarsızlıklarla dolu dedim ama hikaye var mı sorusu daha doğu olur. Bu filmi gelecek filmlere hazırlık olarak nitelendiremeyiz. Çünkü yeni getirdiği her temayı ilgi çekici yapabilecek iken çok çabuk tüketti. Diğer filmlere çok bir şey bırakmadı. Bir sonraki filmler, ilk 2 film gibi farklı bir hikaye anlatacak gibime geliyor. Bu yönden dolayı, bu ve buna benzer başarısızlıkları daha fazla göreceğimizi düşünüyorum. Beklentiye girmemekte fayda var.
Bu filmi izlemeli misisiniz sorusunu sorup, cevaplamayacağım. Çünkü Harry Potter izlediyseniz bunu da izlersiniz elbet. Yapacak bir şey yok. Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere.
güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel güzel
fantastik bir film izlemenizi tavsiye ederim
Filmi izler isek dikkatli bir şekilde izleyelim
Güzel bir inceleme bence ilk filim daha güzeldi.Serinin devamını bekliyoruz.
Güzel bir inceleme yazısı olmuş. Jonny Depp’i genel olarak severim ama bazı filmler tamamen seri olsun para kazanalım mantığı ile yapılıyor.
güzel bir anlatım fantastik filmler kategorisinde izlenmesi gereken film olarak kaydettim. teşekkürler