Bizler birer makinayız aslında duygularımız da yok isteklerimizde, yaşanılan tüm hisler de yalan beynimizin bir oyunu. Bizler aslında düşünen hayvanlar değiliz,biz kendimiz karar vermiyoruz ben diye bir şeyimiz de yok hep yönetiliyoruz sadece bunun farkında değiliz.örneğin uyuşturucuya başlandığında bir süre sonra uyuşturucu için o güne kadarki benliğimiz dediğimiz kişiden bambaşka birine dönüşüyoruz onun için hırsızlık yapabiliyor canım dediğimiz ailemizin canına kıyabiliyoruz. Veya aşk denen durum o da bir kimyasal tepkimedir aslında ,zaten aşk kelimesi Arapça ‘Aşaka’ kelimesinden türemiş. Aşaka sarmaşık demekmiş. Sarmaşık bir yerlere tutunarak büyüyen bir bitkidir. Olgunlaşmamış aşk gibi yani ‘ben’leri yok etme pahasına ‘biz’ olmak, ihtiyaçtan kaynaklanan eğer ve çünkü türü sevgidir. Olgun aşk ise ‘ben’ leri koruyarak biz olmak demektir.şimdi gelelim işin makine olan insan durumunda bunca his nasıl yaşanır. Sinir sistemi beyin kabuğu orta beyin limbik sistem beyincik ve omurilik bölgelerinden oluşur.merkezi sinir sisteminin en üst kontrol noktası beyin kabuğu yüksek beyin işlevleri dediğimiz fonksiyonları ve algılama değerlendirme ile ilişkili temel görevleri yürütüyor.Beyin kabuğunun ön yani alın bölgesi frotal lob bedenimizin tüm hareketlerini kontrol ediyor aynı zamanda karar verme ,planlama, yargılama, moral, anımsama soyut düşünebilme işlevlerini de yürütür. Duygularımızın verilerini toplar bunları düşünce ile birleştirir tercihler yapar.temel dürtüleri kontrol eder. Bu bölgenin hemen arkasındaki bölge yaşadığımız duyumları algılamaktan sorumludur. Etkin biçimde tepki vermemizi sağlayarak tehlikelerden korunmamıza yarar. Şakak bölgeleri dil ve bellek işlevlerinden ,arka bölge de görsel algılamadan sorumludur. ön tegmental alan dopamin üreten hücrelerin en yoğun olduğu yerdir. Duyuları algılama sistemi haz veren deneyimler sırasında beyin hücrelerinde ödül ve motivasyonu uyarırlar. Sevilene aşırı düşkünlük, mutluluk ve ödül için gereken enerjiyi sağlar. Hipotalamus da dürtü ve güdülere dönük motivasyonu sağlıyor. Ayrıca pek çok hormonun salınımının düzenlenmesinde görev alır. Talamus beş duyunun da verilerini alır değerlendirir süzgeçten geçirir öncelikleri belirler ve gereksiz bulduklarını atar. Hipofiz sadakatle bağlantılı olan vazopresin ve oksitosinin üretim alanlarıdır. Vazopresin oksitosin sistemi stres karşısında etkinleşir ve strese yanıt organizasyonunda rol alır. Sosyal bağların kurulmasına ve kadınlarda annelik dediğimiz yücelterek bitiremediğimiz davranışlara katkıda bulunur.yani annelik içgüdüsü bile burayla alakalıdır. Sadakat görevi de vazopresin ve oksitosin hormonlarınındır. Beynin orta kesiminin yanı sıra düşünmeyle ilgili tüm işlemlerden sorumlu olan beyin kabuğu da aşkla birlikte faaliyete geçer.Limbik sistem beyin kabuğunun altındadır ve hipokampüs, amigdala, forniks, mamillar cisim,septum ve singulat kabuk gibi yapılar, heyecansal ve temel zihni fonksiyonları yürütür.Burası duygusal tepkilerin ve dürtülerin düzenlendiği alandır.Sinirlenince kontrolümüzü kaybetmemize sebep olan yapılardan en önemlisi burada bulunan amigdaladır. Öğrendiklerimizi hafızaya almamızı hipokampüs sağlar. Duygusal yaşantı ve bellekle bağlantılı olarak verdiğimiz tepkiler limbik sistemde şekillenir. Beyinde özellikle iki bölgede kan akımı artışı belirgindir. Ödül sistemiden sorumlu kaudat çekirdek, ödülün algılanması, hedeflenmesi, motivasyon artışı ve tutkunun şiddetinden sorumlu. Elde etme çabası, ilgi odaklanması olur.VTA( Ventral tegmental alan aktivitesi )artışı dopamin artışı olur. Seçici ilgi odaklanması ortaya çıkar.Dopamin aşkı aşerilen bir yaşantı haline getirir. Sevileni özleme, sevilene anormal ilgi odaklanması. Akıl yürütme ile ilgili olan frontal korteksin glikoz kullanımı azalır. Cinsel doyum sağlamaya yönelik aşerme durumu, belirli bir zaman diliminde idealize edilen bir partnere odaklandığında aşk ortaya çıkar. Elele olmak gözgöze gelmek gibi basit davranışlar bile beyinde aşk molekülü olarak bilinen feniletilamin artışını tetikler . Amfetamine çok benzeyen doğal bir kimyasaldır. Aşık olunca iştahın kaybı, uykusuz kalabilme, kalp atışlarının hızlanması, ellerin terlemesi ve zor soluk alıp verme gibi tepkiler beyinde feniletilaminin ve dopaminin yüksek dozda salgılanmasına bağlıdır. Yani ataların bahsettiği gözden uzak olan gönülden ırak olur sözü kesinlikle doğrudur. Feniletilamin limbik sistemde dopamin salgısını arttırır. Orta beynin ön bölgesindeki substantia nigra çekirdeğinden salgılanır. Buradan çıkan nöronlar bazal ganglionlardaki diğer çekirdeklere, hipotalamusa limbik sisteme prefrontal kortekse uzanır. Dopamin ‘ödül kimyasal maddesi’ olarak da isimlendirilir. Bu aşamada aşık olunan kişiye dikkat artar. Dopamin testesteron ve noradrenalin düzeyini arttırır. Testesteron artışı cinsel arzunun şehvetin belirleyicisidir. Şehvet herhangi bir partnerle cinsel doyuma motive eden itici güçtür. Seks ya da cinsel arzunun kimyasalları romantik aşkın kimyasallarını ateşlemeyebilir. Özel anlam atfedilmeden sıradan bir aktivite olabilir. Beynimizde kan akımı değişiklikleri ve nörokimyasallarda değişiklikler olur. Testesteron artışı ile kişi istekli ve eforiktir. Aşksız seks sıradan bir yemek gibi iken aşk ile yaşanan seks çilingir sofrası gibidir. Aşk cinselliğin haz garantisidir. Noradrenalin enerji ve heyecan artışı sağlar. Güzel anılarla ilgili hafıza kayıtları ve hatırlama artar. Uyku ihtiyacı ve iştah azalır. Serotonin azalması ile takıntılı zorlantılı hastalarda olduğu gibi inatçı, tekrarlayan düşünce biçimi olur.
Büyüleyici aşama Feniletilamin Dopamin Norepinefrin Endorfin aşaması (sevgi / bağlılık) 6 ay ile 3 yıl arasında aşamaya geçilmediyse aşk kaybolur. Endorfinler morfine benzeyen maddeler Beyinde bağırsakta cinsel organlarda bağışıklık sistemiyle ilgili yerlerde üretilir. güven bağlılık sukünet oluşturur. Heyecan daha azdır. İlişki daha sağlam oturmuş görünür. Oksitosin aşaması Sarılma ve kucaklaşma, ses, görme dokunma ve koklama oksitosin salınımını tetikler yani tutkuyu. Bağlanma romantizmin tutkusunun yerini alır ve daha uzun süreli sakin bir bağ kurulur Feromonlar bir canlıda salgılandıktan sonra aynı türden başka canlılarda davranış değişikliklerine yol açan koku benzeri ama genellikle kokusuz kimyasal maddelerdir. Vomeronazal organ Burun tabanına yerleşmiş çift taraflı bir alıcıdır ve feromonları hissederek beyinde hipotalamus iletir. Nörotransmitterler hormonlar bedendeki aklınıza gelebilecek tüm kimyasallar elektriksel işlevleri ile aşık olan kişinin tutku ile depresyona mı yoksa tutku ile farkındalığının artmasına mı gideceği direk ilişkilidir.
Geçenlerde dikkatimi çekmişti kordiseps mantarları yüzünden karıcanın bir anda zombiye dönüşmesi yani o mantarın sporlarının enzim yoluyla karıncaya ulaşması ve karıncanın beynini ele geçirmesi karınca artık kendisi olmaktan çıkıp mantarın isteğine göre davranış göstermeye başlıyor bu durum yaşandığında kolonideki diğer karıncalar bu durumu farkedip hemen o karıncayı koloni dışına atar çünkü bu karıncadan tüm koloniye bulaştırabilir ve koloni yok olur . Uzaklaştırılan karınca mantar için uygun nemli bir yere gider ve çenesini bulduğu bir yere kilitler ölene kadar hareketsiz kalır sonunda mantar karıncanın kafasından dışarı filiz verir ve olgunlaştığında yeni avını bekler . Yani herşey maddesel ve insanın tüm istekleri anlat anlat bitirilmeyen uğruna cinayet işlenen kendi canına kasta götüren duygu ve düşünceleri bile kimyasal tepkimeler ve bir gerçek daha bir madde bir kere kimyasal bir tepkimeye girerse bir daha asla ilk haline dönemez insanlarda bir kere bu aşkı yani kimyasal tepkimeyi yaşadı mı iş işten geçmiş demektir.
aslında bilim adamları da doğa olaylarını taklit ederek robotlar, makineler vb teknolojik aletler, kimyasal ilaçlar, biyolojik silahlar geliştiriyorlar. sizin yazınız da bahsettiğiniz durumlar sadece milyonda bir kaç…
Aksine bahsettiğim durum tüm insanlığı kapsar ve bilimseldir. Fakat dediğin durum da söz konusudur. Ben elektronik öğrencisiyim ve misal derslerimizden birisi sensörlerdi. Bende proje ödevi olarak ultrasonik sensörle mesafe ölçer yapmıştım mantığı yarasa ile aynıydı ultrasonik bir ses dalgası gönderiyorsun ve karşıdaki cisme çarpıp geldiğinde aradaki mesafeyi hızın sesiyle formüle sokan bir mikro işlemci programlamıştık.