Antakya’da Ne Yapmalı ?

Arkadaşlar, uzun bir aradan sonra merhaba hepinize. Ben bu yazımda, başlıkta belirttiğim gibi Antakya (Hatay) da ne yapılırı anlatmaya çalışacağım kendimce. Öncelikle bu yazı kesinlikle bir döner, 2 taş ev, bir de girilmeyen kilise yazısı değildir. Patronun kaygısı buydu.?

Henüz Hatay’ın girişinde, otogar tarafına dönülen battı-çıktıya girmeden sağ taraftaki yola girip, otogar istikametine döndüğünüzde ki mutlaka navigasyon kullanın, Maho’nun Yeri diye bir restoran var orda yemek yemenizi tavsiye ederim ızgara çeşitleri harika Eğer Reyhanlı ilçesine giderseniz orada tuzda tavuk denemeyi de sakın unutmayın.

Diğer bir restoran önerim ise Saray Caddesinden girdiğinizde eski Antakya sokakları var orayı akşam ışıklandırmasıyla gezmenizi içerisinde eski han ve konaklardan dekore edilmiş restoran veya bir kaç farklı şarap evi ve alkollü cafesi bulunmaktadır ayrıca antika eşyalar satan huri diye bir dükkanda Michael isimli hristiyan bir abimiz var onunla da dostça bir sohbet edip tarihin esintisini içinize çekebilirsiniz uğramanızı tavsiye ederim. Saray caddesi sonunda ise Teras Asia diye bir mekan var oraya çıkıp bir yönünüz cami bir yönünüz kilise ve araları 5 metre bile olmayan mükemmel kültür mozayiğini ve oranın haberlerde izlediğimiz mezhep, din, ırk savaşlarından bir haber kardeşçe iç içe yaşadığı bir yer olduğunu keşfetme hazzını yaşayabilirsiniz.

Daha sonra tarihi yapılarını gezmeye başladığımızda mutlaka görülmesi gereken yerleri olarak dünyanın ilk kilisesi ve hristiyan deyminin ilk kullanıldığı yer olan St. Pierre kilisesini ziyaret edebilir ardından Habibi Neccar denen cami olan ama içinde Yahya yani Yuhanna’nın Pavlus’un mezar türbesini görebilirsiniz. Hikayeside oldukça ilginçtir. Bu Habibi Neccar hristiyanlığı yaymak için geldiği Hatay’da kafirlerin saldırına uğrar ve kafasını keserler tepeden aşşağıya yuvarlarlar kafasının düşüp durduğu yere de cami dikerler .henüz islam yokken piyasada… 🙂 Herneyse geziye devam edelim buradan çıkınca belkide Hatayla ilgili en çok reklamı yapılan uzun çarşısı gezilebilir (gezmeyin normal pazar hiç bir numarası yok) ardından mutlaka Türkiye’nin en büyük arkeoloji müzesine gidilir, orası zaten gez gez bitmiyor.

Harika bir yer. Daha sonra Harbiye Şelaleri denen halbuki bildiğimiz borulardan su akıtılan yeşillikli ama mükemmel künefesi olan ve buz gibi suyun içine oturtulmuş sandalye masalarda oturup ferahlayabilirsiniz malum memleket yazları çok sıcak. Daha sonrasında Samandağ tarafına eğer ki Temmuz ayının ilk haftaları giderseniz, Evvel Temmuz festivaline katılır arap alevi kültürüyle tanışıp, ünlü sanatçıların da katılım sağladığı bir eğlenceye katılabilirsiniz. Ayrıca Dünyanın en uzun plajlarından birini görmüş olursunuz.

Ayrıca Samandağ’da Çevlik denen yer tarafında Titus Tünellerine gidip, doğanın harikalarını gözlemler, ardından Beşikli mağarada insanlar neler yapabiliyormuş be diye hayretler içinde kalabileceğiniz güzel yapılar gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca Türkiye’nin en büyük ermeni köylerinden Vakıflı’ya oradan Musa peygamberin Hızır ile karşılaşıp hz. Hızır’ın Musa’ya ”Bak bu Hayat Çeşmesidir. hadi asanı arka tarafında kalacak şekilde kuma sapla da suyu içip döndüğünde asan filiz versin asasız kal emi.” dediği. Musa’nın da asasını kuma saplayıp da Hayat çeşmesinden akan suyla canlanıp şuan hala yaşayan bilmem kaç bin yıllık Musa ağacına uğrayabilirsiniz.

Denize girmek,  kumun ve çarşaf gibi önünüze serili tuzlu suyun tadın çıkarma işini de en güzel Arsuz’da yapabilirsiniz, çok uygun fiyata moteller var. İskenderun’da Pac meydanında dönerinizi yiyebilir, Antakya’ya ilk giderken Belen geçidinde muhteşem Belen tavayı tadabilirsiniz. Diğer ilçelerinde ise Payas’ta Cin Kalesi, Erzin’de İçmeler, Dörtyol’da İlk Kurşun müzesini ziyaret edebilir, kışın gittiyseniz orada yetişen harika mandalinaları tadabilirsiniz. Bunların hepsini yapabilmek adına da bu geziye bir haftanızı ayırmalısınız. muhakkak aklıma gelmeyen çok yapılacak şeyler vardır yada keşfetmediğim bunun içinde orayı bilenler yorumlara yazabilirler.