Merhabalar sevgili okuyucular, bugün nemrut bir insan olarak yazacağım. Ya da ne bileyim daha realist olacağım.
Öncelikle başlıktaki karakterimizi hatırlayalım; yardımla gelen sandıktan bebek beklerken koltuk değneği bulan ve bununla yetinmeyi bilip oyun keşfeden bacaklarının olduğuna şükreden doğaüstü polyanna.. Siz hangi yaşlarda okudunuz ya da okudunuz mu bilmiyorum masalı ama ben hayal meyal hatırladığımla dokuz on yaşlarımdım sanırım. Geçen gün günlüklerimi bulup karıştırınca fark ettim illâ anarşistlik olacak diye de tarih tutmamışım. Ama cümleler çok net ve keskin “güçlü olucam hiçbir şeye üzülmicem,ağlamıcam polyanna olsaydı o da öyle yapardı. ” gibi saçma sapan cümlelerle doldurmuşum bilincimi de günlüğümüde. Peki o çocuğa ne oldu? Üzülmedi mi, ağlamadı mı, polyanna mı oldu? Hayır iyi ki olmadı.
Bize dayatılan, öğretilen sözde pozitif özde saçmalık dolu bir hikaye..
Öncelikle pozitifliğe karşı olmadığımı belirtmek isterim ama pozitif olmak polyanna olmak değil bunu da bilelim. Polyanna olup bacakları olduğuna şükretmek oldukça büyük bir gaf. Teşekkür etmek şükran da bulunmak her kime ediyorsanız edin çok güzel. Ama size biçilen acının sonunda başkalarının ne dertleri var diyip kendinizi geçiştirmek, engeli, sağlığı, ailesi vb yokluklarıyla boğuşan uğraşan insanları kendi acılarınıza teselli malzemesi olarak kullanıyorsanız üzgünüm ama fazla kötü fazla bencilsiniz. Belki tepki göstereceksiniz ama bir başkasının derdi bende yok şükürler olsun diyip kendi sorununuz için mutluluk duyuyorsanız,duyuyorsak doğru bir şey mi yapmış oluyoruz?
Insanlar zaten her koşulda her adımda bizi sürekli bir başkasıyla, başkalarıyla kıyasladılar ve buda bize işledi. Bizde kendimize bunu yapmaya başladık. Pardon ama sizin kaldırabileceğiniz, sorun yaptığınız, günlerce ağladığınız da size özel ve bence size yeter. Ne siz kıyaslayın nede sizi geçiştirmeye çalışan insanlara bu fırsatı verin, en azından acılarımızı yarıştırmayalım.
Kandırmayın kendinizi sandığınızdan koltuk değneği çıktı. Buna üzülün, ağlayın ister sessiz ister bağıra bağıra nasıl iyileşeceğinizi sadece siz bilirsiniz çünkü. Hala teselli olmadıysanız bu süreyi uzatın tepkilerinizi büyütün ama içinize atmayın, kendinizi geçiştirmeyin. Nefret olup öfke olup sizinle beraber büyümesine izin vermeyin, onu bir ömür taşımak zorunda kalmayın. Şimdi fark ediyorum da öfkemin sebebi; ağlamayacağım dediğim sayfalarda gizliymiş. Ve daha da önemlisi buna alışmışım. Lütfen acılarınızı geçebileceği tarzda yaşayın. Heran her şeye patlayabilecek birer mayın gibi geziyoruz ortalıkta.
Iyilestiğinizi, dindiğinizi farkettiğiniz anda o koltuk değneğinin resimlerini çizin, fotoğraflarını çekin, mısralarınıza dahil edin. Hayatınızın zaferler, kazanılmışlar, başarılmışlar listesine de bir tik atın. Ve artık isterseniz o koltuk değneğini atın, hediye edin.
Ben fark ettiğim andan itibaren geçiştirdiğim acıyı gündemime aldım. Umursamadan, etrafı düşünmeden ve kendime bir zaman vermeden yaşamaya başladım. Sonra sevdiğim yiyecekler, ertelediğim kitaplar, beğendiğim kıyafetler almaya ve kıçıma kadar maskeler yapmaya başladım. Bu da benim kendimden özür dileme tarzımdı. Özür dilerim küçük kadın..
Sizede tavsiye ederim, yorulmadınız mı taşımaktan? Bıkmadınız mı öfkeden nefretten?
Fazla ciddiye alarak yazdım,sizde kendinizi ciddiye alın. Acılarınızdan öpüyorum ?
YAPACAK BİŞEY KALMAYINCA HİÇ BİŞEY YAPMAMAK EN DOĞRUSU
Kirpiğini bile boyayan canlıdan bahsediyoruz .. Sen yaparım görmez sanıyorsun.
tam olarak ne diyorsun. hiçÇ birşey anlamadım vsdvsljdnfaksfnşas
Çok şey anlatmak isteyip hiç bişey anlatamamış mıyım? Bu beni üzer sjhjhsjhsh ?
Biraz değişik bir makale olmuş keşke daha akıcı bir şekilde yazsaydınız 🙂